Öyle ya da böyle ülkemizde her seçim sath-ı mahallinde sandık başına giden insanımız bu eylemde kişiye göre değişiklik gösteren bir çok olguya göre karar alarak taraf olmasıyla süreci gerçekleştirir. Nedenlerinin bolluğu sayesinde adrese teslim biçimde vatandaşlık görevini ifa eder ve sonuçta sistem işler. Buraya kadar seçmen gereğini yapmış ve verdiği kararının sonuçlarını yaşamaya başlamıştır. Seçmen kısmı tamam lakin siyasileri ilgilendiren bölüme bir bakacak olursak ancak seçim sonrasında kazanan, kaybeden belli olur. İşleyişte belirli olgular bir önceki dönemlerden bilindiği için ayrıca bilimsel çalışma, mühendislik, uzay teknolojisinin tekrardan icadı gibi durumlara gerek yoktur.
Ancak kazananın bir daha kaybetmek istemediği, kaybedenin bir dönem sonra kazanmayı hayal ettiği günlerin de hızlıca gelip geçmekte olduğu ara bir dönem yaşanmaktadır ki bu durum iktidar ve muhalefet arasında hengameye yol açar. Bazı önceliklerin gözden kaçtığı durumlar da bu süreçte kendini göstermeye başlar. İşte “öncelik” diye başlık attığım konu burada devreye girer.
Bu dönemde siyasetçinin bazı öncelikleri birbirine karıştırması çok olasıdır. İlgili konuya 3 başlıkta yer verecek olursak neler olduğuna bir bakalım:
1-Siyaset yapmak.
2-Siyaset üstü davranmak.
3-Siyaset altı davranmaktan kaynaklanan durum.
Siyaset bölümü
Yapılmaya başladığı yegane yer teşkilatlardır. Çok olmasa da, bazı siyasi yapılarda bana çok itici gelse de, “örgüt” adı altında seçim zamanlarında yapılan ve sahada etki yaratan programları, seçim hazırlıklarını vs. tüm yapıyı ayakta tutan kurumsal çatı ve yapının bütünü olarak bilinen seçmeni ikna edip seçim kazanma öncelikli olgudur.
Siyaset üstü davranmak
Yaptığı siyasetin kazananı veya kaybedeni olmanın farkı olmaksızın tüm vatanı ve vatandaşı ilgilendiren toplum öncelikli konularda çekişme rekabet muhalif yaklaşımları bir kenara bırakıp ari menfaatlerdeki önceliğine bu yönüyle hassas davranmayı görev edinmiş bir yaklaşım olması beklenen davranışlar bütünlüğüdür.
Siyaset altı davranmaktan kaynaklanan durum
Bu hallerde tüm önceliği kazananın muhalif olana, muhalif olanın ise kazanana alan açmama çabasıyla içinden çıkılmaz bir hal aldırdıkları iyiye doğruya düzgüne adil olana vs. kapılarını kapattıkları, olanı biteni görmezden geldikleri sonucunu hesap dahi etmedikleri davranış biçimidir.
Bunun sonucunda kazananın olmadığı seçimler geldiğinde seçmen tarafından sandığın dibine gömüldükleri ancak yine de ders almadıkları durumun adı da diyebiliriz…
Sonuçta kim ne yaparsa yapsın merkezinde insanın olmadığı hiç bir yapı uzun dönemde istediğine ulaşamaz. Unutmamalı ki Şile siyaseten ülke siyasetinin adeta minyatürü olmuştur. Ancak Şile'ye mahsus bu tarz siyasi tutumlar eleştiriye mahkumdur.
SON YAZILAR