Abdullah Öcalan kimdir?
Bölücü yandaşlarına göre direniş hareketinin önderi, uluslararası camiaya göre ayrılıkçı silahlı örgüt lideri, Türk halkına göre terör örgütü lideri, milliyetçi kitleye göre de “Vatan Haini, Teröristin Teki”
Bir de yaşanan gerçeklikler ışığında değerlendirelim bu terör örgütü şeysini!
Lise yıllarında muhafazakar bir hayat sürmüş, namaz kılmış, “Antikominist” hareketlere katılmış, ömrünün 1 yılını kadastro memurluğu yaparak geçirmiş, İstanbul Hukuk’u kazanıp Ankara siyasala yani mülkiyeye geçiş yapmış bir heriften bahsediyoruz.
Peki ne olmuş da 21 yaşında komünist çizgiye kaymaya başlamış?
Kendini “Çayancı” olarak tanımlayan Öcalan, “Deniz Gezmiş’le Mahir Çayan’ın gerilla yöntemleri birleştirilmeli” diyordu üniversite yıllarında!
Derken 27 Kasım 1978’de Diyarbakır Lice’de, arkadaşlarıyla birlikte Kürdistan Kominist Partisi(PKK)’yı kurdu. Bu toplantıya 22 kişi katıldı.
1979 Mayısında devletin PKK üyelerini tutuklamaya başlaması sebebiyle Suriye’ye kaçtı. Fare gibi geçen hayatı bu şekilde başladı. 1981’e gelindiğinde PKK’nın 300 kişilik silahlı gücü oluşmuştu ve Öcalan bu militanları Lübnan’da Bekaa Vadisine çekti. Burada ki PKK militanlarını yıllarca, toplamda 15.000 militanı Filistinliler eğitti. İşin ilginç yanı ise 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesiyle bile İsrail’in gazabına uğramayarak bölgeden atılmadı!
Körfez Savaşı ve S.S.C.B.nin dağılması gibi önemli küresel olayların ardından “Bağımsız Kürdistan” söyleminden uzaklaşan Öcalan bugün ki DEM Parti’nin atası olan HEP(Halkın Emek Partisi) üzerinden SHP listelerine girerek parlementoda hastalıklı siyasi görüşünü ifade etme şansı buldu.
Sözde Kominist, sözde halkçı olan APO, sapına kadar KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ yapıyordu ki ardından gelenler halen daha aynı iki yüzlü politikayı devam ettiriyorlar!
Gelelim tekrar Kürt Milliyetçisi kahpe PKK ve onun ruh hastası lideri Abdullah Öcalan’a!
Türk devletini ve ordusunu işgalci olarak niteleyen, kardeşlik ve vatandaşlık bağlarını fitneleyen aşağılık politikası ile bölgede ayrılıkçılık yaratan PKK, diğer yandan da çeşitli siyasi oluşumlarla Türkiye’de pervasızca siyaset yapmaya ve hatta parlemento da yer almaya devam ediyor.
2009 yılında Oslo görüşmeleri ile birlikte devlet, bir çözüm sürecine açılmıştı. Zaman zaman sabote de edilen süreç görünürde kültürel ve demokratik haklar vermeyi hedeflese de birbiri ardına verilen tavizler ile sözde solcu olan ama aslında tam anlamıyla Kürt Milliyetçiliği yapan dönemin siyasi oluşumu HDP’nin siyasi olarak rantabilitesini arttırdı. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı mücadele yürüten terör örgütü PKK ise bu dönemde militan devşirme ve silahlı mücadelenin alt yapısını geliştirmeye yönelik ciddi bir hazırlık yapma fırsatı buldu. Öyle ki 3 Ocak 2014’de bu ülkede “Kürdistan” ibaresi taşıyan bir siyasi parti kuruldu!
Sonunda ne oldu?
Sonunda bu süreç hendek savaşları ve emsali görülmemiş şehir savaşları ile devam etti. Zira hainle masaya oturulamayacağı, devletin terörist ile diyalog kurmaması gerektiği gerçeği ortaya çıktı!
Peki şimdi ne oluyor?
MHP’nin “Gelin Türkiye Partisi Olun, Teröre Cephe Alın” çağrısı ile başlayan süreci Cumhurbaşkanı’nın memnuniyetle karşılaması “Hayırdır İnşallah” dedirtti!
CHP de diyalog teşebbüsünü memnuniyetle karşılarken Doğu ve Güneydoğu illerinde çıkartma yapacağını duyurdu.
Adeta ikinci bir açılım sürecinin ayak seslerini duyuyoruz. İlk önce milliyetçilerin ikna edilmesi şart. Zira ilk açılım sürecinde en sert tepkiyi MHP verirken yıllar sonra MHP’nin buna vesile olması ihtimali masada duruyor! Peki ülkücüler ikna olacak mı?
Sürecin başrolünde yer alan DEM Parti’de diyor ki bu süreç başlar ama “SAYIN ÖCALAN’IN ÜZERİNDE Kİ TECRİT KALKACAK!”
Bu ülkede Kürt sorunu yok. Bunu diyen bölücüdür. Bu ülkede terör örgütü, hain PKK sorunu var!
Mücadelemiz demokratikleşme ve vatanın her köşesinde yaşayan bireylerin insanca ve kısıtsızca yaşamasını sağlamaksa eyvallah lakin “Kürt Halkı” başlığı altında yürütülecek bir sözde demokratikleşme pazarlığı ise orada herkes duracak!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kimsenin iş yeri veya babasının malı değildir. Üç kupona da alınmamıştır. O zaman birileri çıkar ve der ki “Ben Bu Oyunu Bozarım Arkadaş!”
SON YAZILAR