ANKARA'DAN DÜNYA TESBİH YOLCULUĞU

İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunu olan Ankara Sanayi Odası Özel Sanatsal İmalatlar Komite Üyesi Zeki Gönenç Gürsoy, kendi tesbih imalathanesinde yaptığı özel ürünleri yurt içi ve yurt dışına gönderiyor.

ANKARA'DAN DÜNYA TESBİH YOLCULUĞU

2007 yılından itibaren tesbih sanatı ile profesyonel olarak ilgilenen ve yurt dışından da sipariş alan Zeki Gönenç Gürsoy, nadide parçaların nasıl yapıldığını ne kadar değerli olduğunu ve alıcısıyla nasıl buluştuğunu anlattı.

“Tesbihleri Sana Emanet Ediyorum Oğlum”

Tesbihe olan yolculuğun ve güzide parçaların ortaya çıkışının “Tesbihleri sana emanet ediyorum oğlum” cümlesinden sonra nasıl başladığını anlatan Gürsoy, “Dedem Milli Eğitim Bakanlığı’nda müfettişti. Teftişe gittiği yerlerden tesbih toplardı. Çok ilgisi vardı tesbihe. Mezun olmadan önce de uğraşıyordum tesbihle ama ‘Tesbihleri sana emanet ediyorum oğlum’ dedikten sonra asıl ilgim başladı. Profesyonel olarak 2007’de başladım. Küçüklükten beri dedemin yanındaydım. Geleneksel usta-çırak ilişkisi ile yetiştim ama işin aslına bakarsak verdiği tesbihleri kullanarak, çekerek ve hissederek buralara geldim” dedi.

“İletişimde Sosyal Medyanın Önemi Büyük”

Tesbihlere yurt dışının da çok rağbet gösterdiğini dile getiren Zeki Gönenç Gürsoy, “Şu anda yarı yarıya yurt dışı ve yurt içi talepler var. Kuveyt, Katar ve Bahreyn ağırlıklı yurt dışına gönderim yapıyoruz. Kalanı da yurt içinde kullananlar ve koleksiyonerlerimiz talep ediyor. Yurt dışından talepler özellikle yerlileri ve durumları çok iyi. Katar ve Kuveyt’te sanata çok ilgi var. Genelde sosyal medya üzerinden iletişime geçiyoruz ve sosyal medyanın önemi büyük. Çoğu zaman İngilizce konuşarak anlaşıyoruz. Eşim de İranlı zaten Arapça ve Farsça konuştuğumuz zamanlar da oluyor. Eşim de tezhip sanatı ile uğraşıyor. Beraber sanatla uğraşarak yaşamımızı devam ettiriyoruz. Zaten 15 senedir bu işle uğraştığım için hazır oturmuş müşterilerimiz de var. Bahreyn ve Kuveyt’te sınırlı bir nüfus olduğu için hepsi de birbirini tanıyor. Reklamımız aslında bu şekilde de yapılıyor” diyerek sosyal medyanın ve sanatın önemini dile getirdi.

“Bu İşin Ana Noktası Kehribar Tesbih”

Tesbih kullanmayı sevenlerin ve koleksiyoncuların en çok hangi tesbihlere yöneldiğini ve insanların tesbih yapımına olan merakını gidermek isteyen Gürsoy, “Kehribar grubuna çok rağbet var. Damla kehribar, sıkma kehribarlara ilgi yüksek. Bu işin ana noktası kehribar tesbihler aslında. En çok has kehribar dediğimiz damla kehribar tercih ediliyor. Ateşi kehribar sıkma kehribar olarak geçiyor. Şeffaf, kırmızı, sarı ve yeşil tonlardakileri ateşi kehribar olarak adlandırıyorlar. Kehribar yapımında önce ham maddeyi temin etmemiz gerekiyor. Ham maddelerin yüzde 70-80’i yurt dışından geliyor. Ahşap grubu oltu hariç kehribar da yurt dışından gelenlerden bir tanesi. Alındıktan sonra bir hesaplama yapmamız gerekiyor. Koleksiyonluk tesbihlerde, tek parçadan yapılan tesbihler daha kıymetlidir. Yani farklı taş kullanarak değil de bizim yekpare değimiz şekilde yapılması çok önemlidir. Çünkü daha kıymetli oluyor. Yurt dışından sipariş aldıysak onlar genelde 45’lik kullanıyorlar. Yapım aşaması, kesim aşaması derken en son cila ve dizim kalıyor geriye. En zevkli kısım da dizim aşaması oluyor. Bir tesbihi yapmak takribi 3 gün kadar sürüyor” ifadelerini kullandı.

“Bazı Tesbihlerin Hikayesi Olur”

Beyzade modeli tesbihin çok beğenilip tutulmasındaki en büyük etkeninin hikayesi olduğunu ve hikayesinden esinlenerek modeli çıkarttıklarını dile getiren Zeki Gönenç Gürsoy, “Bazı tesbihlerin hikayesi oluyor ve size bunları anlatmak istiyorum. Mesela Beyzade modeli tesbih. Doğu illerinde yaygın olarak anlatılan bir hikayesi var. Feodaliten bir ilde yetişmiş bir insan. Şehir dışına gidip tahsilini görüyor. Babası da tesbihe son derece ilgisi olan birisi. Kendisi babasının tesbihini kullanmak istiyor ama ayıp olur diye kullanamıyor. Babamı ezip geçmek gibi olur diye. Ardından babasının dökülen yani bozulmuş tesbihlerinden kendine bir tesbih yapıyor. İlk etaptan 13 taneli ince ve farklı malzemelerden yapıyor. Farklı tonlar ve malzemeler var. Babası da bunu görüyor ve sesini çıkartmıyor hatta hoşuna gidiyor. Biz bu modeli taklit ettik. İsmi de Beyzade modeli. Çok da tutulup beğeniliyor” diyerek Beyzade model tesbihi vurguladı.

“Tesbihin Orijinal Olup Olmadığını Bazı Testlerle Anlamak Mümkün”

Tesbih alırken orijinalliğini sorgulayan herkesin bunu anlamasının mümkün olduğunu dile getiren Gürsoy, “Tesbihin orijinal olup olmadığını anlamak malzemeye göre değişiyor. Diş grubunda damar yapısıyla anlaşılır. Hatta öyle bir şey ki mamutla fil dişinin arasında mamutun damarları 90 derece olmalı, fil dişinin damarları 110 derece olmalı. Bir büyüteç yardımıyla damarlara bakılınca anlaşılıyor. Kehribar biraz daha zor bir konu. Onun için de bazı testler var. Sıcak iğne testi, tuzlu suda yüzmesi gibi testlerle anlayabiliriz” diyerek orijinalliğin bazı testlerle anlaşılabileceğini dile getirdi.

Kaynak: https://www.boludabolu.com/haber/ankara%E2%80%99dan-dunya%E2%80%99ya-tesbih-yolculugu-5f63e12

Muhabir: Burhan Yeşiltaş